İsrail askeri araçları, Lübnan’da kara saldırıları çerçevesinde sınır hattına doğru ilerlemeye başladı. Washington, Tel Aviv’in kara harekâtı için ABD’yi bilgilendirdiğini açıkladı. İsrail tankları Lübnan sınırını geçti.
İsrail ordusu, Lübnan’ın belirli bölgelerine yönelik tank ve topçu atışlarını yoğunlaştırarak harekata hız verdi.Beyrut’un Dahiye bölgesi başta olmak üzere, Hizbullah’ın üslerinin bulunduğu alanlara ağır hava bombardımanı gerçekleştirildi.
İsrail’in Lübnan’a yönelik heraktatini Sputnik’e değerlendiren Ortadoğu Uzmanı Haydar Oruç şunları söyledi:
“İsrail, 30 Eylül gecesi Lübnan’a yönelik ‘sınırlı, yerel ve belirli hedefleri olan’ bir kara operasyonuna başladığını duyurdu. Yaklaşık 10 gündür kesintisiz süren saldırılar sonucunda yaklaşık 1200 Lübnanlının öldüğü ve 200 bine yakının da yerlerinden edildiği ifade edilmektedir. İsrail ordusu tarafından operasyonun başladığına dair yapılan açıklamanın hemen öncesinde ise İsrail ordusunun bir taraftan Lübnan’ın güneyinde bulunan Nebatiye ile başkent Beyrut’un Dahiye semti ve Kola mahallesine hava saldırıları gerçekleştirirken diğer taraftan ta askerlerin karadan Lübnan’a giriş yaptıkları görülmüştür. “Kuzey Okları” olarak isimlendirilen bu operasyonun amaçlarının; 7 Ekim’den sonra Hamas’a destek vermek için İsrail’e yönelik füze/roket saldırıları düzenleyen Hizbullah tehdidi nedeniyle boşaltılmak zorunda kalınan kuzey bölgelerde yaşayanların tekrar evlerine dönmesini sağlamak, Hizbullah’ın 2006 savaşından sonra BM Güvenlik Konseyi’nin aldığı 1702 sayılı kararda belirtilen bölgeye çekilmesini sağlamak ve önceki maddelerle ilişkili olarak Hizbullah’ın Hamas’a verdiği desteği kesmek olarak açıklanmıştır. İsrail ordusunun hava saldırıları desteğinde ilk aşamada, Litani nehrine kadar ilerleyeceği ve buraya kadar olan bölgedeki Hizbullah varlığını süpürüp, bu bölgeleri tamamen silahsızlandırarak burada bir tampon bölge oluşturması beklenmektedir.”
‘Hizbullah’ın karşılığı merak konusu’
İsrail’in saldırıları sonrasında Hizbullah’ın nasıl karşılık vereceğinin belirsizliğini koruduğuna dikkat çeken Oruç sözlerini şöyle sürdürdü:
“Hizbullah’ın İsrail’in başlatmış olduğu kara operasyonuna nasıl bir karşılık vereceği ise en çok merak edilen konulardan birisidir. Zira İsrail’in saldırılarında genel sekreter Nasrallah dahil pek çok üst seviye komutanını ve yöneticisini kaybeden Hizbullah’ın, özellikle çağrı cihazları ve el telsizlerine yönelik saldırılardan sonra örgüt içi iletişiminin büyük hasar aldığı ve saldırılardan etkilenen çok sayıda örgüt üyesi nedeniyle direniş kapasitesini büyük ölçüde düştüğü varsayılmaktadır. Ayrıca Hizbullah üyelerinin moral ve motivasyonlarının büyük yara aldığı da ifade edilmektedir. Kaldı ki kalan mensuplarının da yerlerinin tespit edilmemesi için gizlendikleri ve bu nedenle İsrail ordusunun başlattığı kara operasyonuna beklenen ölçüde karşılık verilemeği iddia edilmektedir. Dün geceden itibaren Hizbullah’ın İsrail’e yönelik yapmış olduğu füze atışlarının da bu nedenle yeterli etkiyi üretmediği ve İsrail’i Lübnan’ın kuzeyine doğru ilerlemekten caydırmadığı gözlenmektedir. Ayrıca İsrail ordusunun, özellikle Lübnan’ın güneyine havadan attığı duyurularda bu bölgelerin boşaltması gerektiği bildirildikten sonra bu bölgede yaşayan halkın bölgeye terk etmeye başladığı ve kuzeye doğru gitmeye çalıştığı görülmektedir. Bu durum Hizbullah’ın bölge halkından aldığı desteğin de kesilmesi anlamına gelmektedir ki, bu durum Hizbullah en önemli kayıp anlamına gelmektedir.”
‘İsrail’e ABD destek veriyor’
Lübnan’a yönelik saldırılara ilişkin ABD’nin İsrail’e destek verdiğinin altını çizen Oruç şunları belirtti:
“İsrail’in başlatmış olduğu kara operasyonuna beklendiği gibi ABD tam destek verirken, İran’ı da sürece dahil olmaması konusunda uyarmıştır. Bölge ülkelerinin sessizliği ise devam etmektedir. Saldırılara en fazla tepki veren ise haliyle İran ve Suriye olmuştur. Ancak her iki ülkenin de İsrail’in saldırılarını önleme konusunda herhangi bir rol alıp almayacağı veya Hizbullah’a destek verip veremeyecekleri henüz belirsizliğini korumaktadır. Her ne kadar İran’ın 40 bin civarında Şii milisi bölgeye sevk ettiğine yönelik haberler çıkmış olsa da, şimdiye kadar sahada böyle bir hareketlilik gözlenmemiştir. Ayrıca İsrail’in Hizbullah’a dışarıdan gelebilecek yardım ve destekleri kesmek için Beyrut Refik Hariri Havalimanına örtülü abluka uyguladığı, buraya İran uçaklarının inmesine izin vermediği ve kara yoluyla gelebilecek yardımları engellemek için Lübnan ile Suriye sınırında havadan denetim yapıp, Suriye’nin başkenti Şam dahil olmak üzere tespit edilen lojistik transfer hareketliliklerinin havadan bombalanarak engellendiği görülmektedir. Hizbullah’ın içinde bulunduğu bu zor durumda Lübnan’daki diğer etnik, dini ve mezhebi unsurlardan destek alıp alamayacakları da belli değildir. Zira Hizbullah’ın son yıllarda buradaki farklı unsurlarla arasının iyi olmadığı da bilinmektedir. Kaldı ki Hizbullah uzun süredir Lübnan’ı korumak ve iyi bir şekilde yönetmek hususunda üzerine düşeni yapmamakta ve sahip olduğu gücü ve kaynakları İran’ın çıkarlarına yönelik olarak mobilize etmekteydi.”
‘Bölgedeki aktörler direnişe destek verebilir’
Bölgede bundan sonra yaşanacaklara ilişkin de değerlendirmede bulunan Oruç, İsrail’in saldırılarının boyutunun gelişmelere yön vereceğini belirterek şunları söyledi:
“İsrail’in muhtemelen sadece Hizbullah’ı hedef alması durumunda, diğer aktörlerin Hizbullah’ın İsrail tarafından ortadan kaldırılmasına ses çıkarmayacakları ancak saldırılar genişleyip topyekün bir işgale dönüşmesi halinde ise tüm aktörlerin bir araya gelerek, direnişe destek vermesi beklenmektedir. Anlaşıldığı kadarıyla İsrail, Gazze’de uygulamış olduğu saldırı profilini Lübnan’da da tekrar edecektir. Bu kapsamda önce güneyi boşaltıp burada askeri varlık tesis ettikten sonra, şartların elvermesi ve Hizbullah’ın da önemli bir direnç göstermemesi halinde saldırıları ve işgali Lübnan’ın geneline yaymayı planlamaktadır. Zira 7 Ekim’den sonra açılan fırsat penceresini iyi kullanıp, Hamas’ı ortadan kaldıramasa da büyük ölçüde etkisiz hale getirdiği gibi benzer şekilde Hizbullah’ı da mümkünse ortadan kaldırmak veya en kötü ihtimalle uzun süre kendisine tehdit oluşturmayacak şekilde hareketten sakıt hale getirmek istemektedir. Gazze’de olduğu bu süreçte en çok zarar gören sivil halk olacak gibi gözükmektedir. Maalesef burada yaşanabilecek yeni katliamları önlemek için; ne Birleşmiş Milletler ne de Arap Liği herhangi bir inisiyatif almamakta/alamamaktadır. Dolayısıyla İsrail’in durdurulamaması halinde yakın zamanda Lübnan’da da tıpkı Gazze’de olduğu gibi korkunç manzaralarla karşılaşmamız mümkündür.”
eflanihaber.com.tr